Mustafa Gültekin

Mustafa Gültekin

seferisair@gmail.com

Bu da mı gol değil?

29 Şubat 2024 Perşembe 01:24

"Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz" sözünü Türkiye'de belki de en çok kullanan lider Recep Tayyip Erdoğan'dır.

Eleştirmek için söylemedim bunu.

Haklı olarak, halkı, aynı hatayı tekrar etmemeleri konusunda "canla başla" uyarıyor Erdoğan...

Asabı bozuk bir yazı gündelikçiniz olarak ben de bu haklı uyarının hakkını vermeniz konusunda kısa bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.

Efendim, Bursa'daki hemen bütün reklam panolarına, Alinur Aktaş'ın,

"2 Mart'ı bekleyin" ilanı asılmış. Hayır, "Nereden geliyor bu değirmenin suyu?" diye sormayacağım; işin o kısmını size havale ediyorum!

Alinur Aktaş, belli ki; 2 Mart'ta tıpkı beş sene önce olduğu gibi yine karşımıza çıkacak ve eğer seçersek önümüzdeki beş senede neler yapacağını açıklayacak, vaatlerde bulunacak.

Açık söylemek gerekirse, beni, Alinur Aktaş'ın söyleyecekleri hiç ama hiç ilgilendirmiyor. Beni daha çok beş yıl önce verdiği sözler ilgilendiriyor. Öyle ki; onları yapmışsa, vereceği yeni sözlere itibar ederim. Yok, eğer yapmamışsa, Erdoğan'ın, "Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz" sözünün/ikazının gereğini yaparım.

Gelin, şimdi filmi biraz geriye saralım ve Alinur Aktaş'ın beş yıl önce beylik kasvetiyle gerile gerile verdiği, ama tut(a)madığı sözlerini kısaca hatırlayalım.

Alinur Aktaş, beş sene önce halkın karşısına çıkıp, altı başlıkta seçim vaatlerini açıklamıştı ki; bunların ilk sırasında "Ulaşım ve trafik" vardı.

"2035 Ulaşım Master Planı" adıyla hazırladığı planın özü/özeti, iki yılda Bursa'nın trafik sorununu çözmekti.

Bunun için verdiği en önemli söz ise  Gürsu'dan başlayıp, Değirmenönü, Otosansit, Esenevler, Mesken,  Yeşilyayla, Heykel, Ulu Camii, Kültürpark, Acemler, Demirci ve Çalı'ya uzanacak olan, tamamı yer altında 28,2 KM'lik "Yıldırım-Osmangazi Metro Projesi"ydi.

Peki, bu sözünü tuttu mu Alinur Aktaş? Tutmadı. Yani, bilinmedik bir zamanın kıyısında, avucundan kelebekler uçurun Zeyneplere, Ayşenurlara masal okur gibi konuşan Alinur Aktaş'ın bu vaadi ne yazık ki; tatlı bir masal olarak kaldı kulaklarımızda.

Meşhur hikayedir, bilirsiniz.

Napolyon, "Neden kaybettik?" diye sormuş. “Beş nedeni var” deyip sıralamaya başlamışlar: "Bir, barut bitti..." Napolyon durmuş ve "Ötekileri saymanıza gerek yok..." demiş.

Aynı o hesap; Alinur Aktaş, beş sene önce altı başlıkta topladığı vaatlerinden en önemli gördüğü ve ilk sıraya koyduğu trafik sorununu bile çözemediyse; bırakın çözmeyi, sorun daha da içinden çıkılmaz bir hal aldıysa diğerlerini saymama gerek var mı?

Alinur Aktaş, 2 Mart'ta başka hülyaların henüz tadılmamış yanını arayan kabile reisi edasıyla yine karşımıza çıkacak ve bize bir dizi tut(a)mayacağı sözler verecek. İşte tam da burada, başa dönüp Erdoğan'ın, "Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz" ikazını hatırlatmak ve sormak isterim. Alinur Aktaş, verdiği sözleri tutmuş mu ki; yeni sözler verecek?

SON SÖZ:

Topraktan sökülüp vazoda yaşatılmaya çalışılan çiçekler kadar kısadır aslında makamda geçen zaman. Fakat koltuğa oturan nedense o sürenin hiç bitmeyeceğini düşünür. Fakat biter... Bu kısa sürelerin notunu tutan yazarınızın satırları mevsimlik birer serüven değildir, aksine "güdümlü mermi" gibidir.  Beş yıl önceden takibe çıkar ve zamanı geldiğinde hedefi on ikiden vurur. Bu satırlar da öyle oldu sanırım. Demem o ki; bu da mı gol değil?

 

ALİNUR AKTAŞ'IN BEŞ YIL ÖNCE VERDİĞİ

SÖZLERİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

 

----------------

"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."

 

Mustafa Gültekin Hakkında

Ağaçhisar'da, 1977'de, şubat'ın ayazında anamın kucağında açmışım gözlerimi dünyaya. Babamın sıcak nefesiyle kulağıma okuduğu ezanla duymuşum adımı. Mustafa...

Kendimi, "Asabı bozuk bir yazı gündelikçisi" olarak tanımlıyorum. Gazeteciliğe, ortaokulda, okul gazetesi çıkartarak başladım. İlk basın kartımı "bir eğitim hizmeti" olarak burada aldım ve o gün bugündür kendimi mesleğin öğrencisi olarak görmeye, öğrenmeye devam ediyorum.

Araf'tan yeryüzüne dağıldığımızdan beri, yurt tutmayan düşlerimin peşinde, kaleme duyduğum hürmetle 20 yılı aşkın bir süredir yerel ve ulusal gazetelerde yazılar yazıyorum. Evliyim ve Canevim, Yürek Yongam Neslihan Azra'mın babasıyım.