Mustafa Gültekin

Mustafa Gültekin

seferisair@gmail.com

Alinur Aktaş'ı şafak sıkıştırıyor!

22 Mart 2024 Cuma 21:36

Kadınlar bilmez belki, ama vatani görevini bedelsiz yapan erkekler iyi bilir. Askerde terhisine sayılı günleri kalan askerin ne yapacağını bilmez halde ona buna sataşmasına, dengesiz hareketler yapmasına, anlamsız cümleler kurmasına, "Şafak sıkıştırması" denir.

31 Mart'a sayılı günler kala Alinur Aktaş'ı da "Şafak sıkıştırıyor" olmalı ki; terhisine az kalan asker psikolojisiyle hareket ediyor...

Geçenlerde gece gece basın mensuplarını toplayıp konuşma gereği duymuş. Duymuş diyorum, zira ben davetli değildim. Hoş, davet edilmeyişimi de yadırgamıyorum. Çünkü Alinur Aktaş, hoşuna giden yalanları söyleyenleri dost, hoşuna gitmeyen doğruları söyleyenleri de düşman hanesine yazıyor.

Doğal olarak ben "Düşman"ım.

Ve doğal olarak yine hoşuna gitmeyecek doğruları söyleyeceğim.

Buyurun başlayalım!

Alinur Aktaş, Doğanbey ucubelerini yıkmak için 8 milyar lira gerektiğinden açıkladığı projeler arasına almadığını söylemiş. Bence almasında hiçbir mahzur yoktu.

Hatırlayın lütfen, beş sene önce açıkladığı projelerin ilk sırasına "Trafik sorununu çözmeyi" koymuştu da ne oldu; çözdü mü? Hayır. Bırakın çözmeyi, trafik Bursalılar için bir kabusa dönüşmüş durumda. Dolayısıyla "Doğanbey'i yıkacağım" deseydi de sonuç trafiği çözme sözünden farklı olmayacaktı.

Aktaş'ın bu acayip açıklamasının bir anlamı yok, ama acı bir itiraf olması bakımından hayli önemli. Demek ki; bugün ağzına bir parmak bal sürüldüğü için kendisine gönülsüzce oy isteyen Recep Altepe, Bursa'ya tam 8 milyar liralık bir zarar oluşturmuş. Bence, Aktaş bu konuyu Altepe ile bir daha görüşmeli.

Bir önemli mesele de şu:

Bursa'daki, hemen bütün sorunların kaynağında aşırı nüfus var. Bunun sebebinin ise kontrolsüz büyüyen sanayi olduğu bilinmesine rağmen şehre iki yeni OSB yapma fikri/vaadi Bursa'nın havasının, suyunun, toprağının, tarımının köküne kibrit suyu dökmek değilse nedir?

İki yeni OSB'nin, Bursa'nın hava kirliliğine, trafik, konut, altyapı, çevre ve içme suyu sorunlarına nasıl bir etki oluşturacağı hiç düşünüldü mü? Bursa, bu sorunun cevabını bekliyor, ama hoşuna gitmeyen her doğru soruya verecek cevabı olmadığı gibi buna da bir cevap verebileceğini sanmıyorum.

Gece toplantısında, rakipleriyle ilgili de konuşmuş Alinur Aktaş. "20 yıllık belediye başkanlığı tecrübemle söylüyorum. CHP adayının projeleri basma kalıp sözler. Hiçbirinin altyapısı yok. Hangi parayla yapacak?" demiş.

Şu 20 yıllık tecrübeye bakar mısınız Allah aşkına! "Hangi parayla yapacak?" demek, "Ben kasada para bırakmadım, sildim süpürdüm" demek değil midir? Doğru söylüyor aslında. BUSKİ'nin parası çalındı, belediyenin parası da Alinur Aktaş'ın fotoğraflarını şehrin her tarafına asmak için hoyratça harcandı. Haliyle para kalmadı.

Alinur Aktaş, itirafın finalini Sedat Yalçın ile ilgili söyledikleriyle yapmış aslında. "Bize kızanlar Sedat Yalçın'a oy veriyor" demiş. Gelin görün ki; kızılacak neler yaptığını söylememiş. Üstelik, vatandaşın kızdırdığını bildiği halde, hala "Yanlışlarıma ve yanlışlarımla bana oy vermeye devam edin" diyor. Doğrusu bu çok acı ve acınası bir durum. Açık söylüyorum, Ak Parti, en olmaması gereken ismi aday yaparak/dayatarak ilinden ilçesine onca partilinin emeğini heba etti, seçimi de riske attı.  

SON SÖZ:

Ben bunları söylüyorum, ama ne Alinur Aktaş'ın, ne de yanında gezdirdiği kabile reisi kılıklı kasaba siyasetçilerinin anlamasını beklemiyorum. Bitirirken sitemimi sadece Tayyip Erdoğan'a yapmak istiyorum. Reis! Bursa olarak bugüne kadar ne istedin de vermedik, ne günah işledik de bizi Alinur Aktaş ile cezalandırıyorsun? 

----------------

"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."

Mustafa Gültekin Hakkında

Ağaçhisar'da, 1977'de, şubat'ın ayazında anamın kucağında açmışım gözlerimi dünyaya. Babamın sıcak nefesiyle kulağıma okuduğu ezanla duymuşum adımı. Mustafa...

Kendimi, "Asabı bozuk bir yazı gündelikçisi" olarak tanımlıyorum. Gazeteciliğe, ortaokulda, okul gazetesi çıkartarak başladım. İlk basın kartımı "bir eğitim hizmeti" olarak burada aldım ve o gün bugündür kendimi mesleğin öğrencisi olarak görmeye, öğrenmeye devam ediyorum.

Araf'tan yeryüzüne dağıldığımızdan beri, yurt tutmayan düşlerimin peşinde, kaleme duyduğum hürmetle 20 yılı aşkın bir süredir yerel ve ulusal gazetelerde yazılar yazıyorum. Evliyim ve Canevim, Yürek Yongam Neslihan Azra'mın babasıyım.