Mustafa Gültekin

Mustafa Gültekin

seferisair@gmail.com

Belediye, iktidar partisinde olmazsa hizmet gelmez mi?

01 Mart 2024 Cuma 12:46

Bugün itibariyle seçime tam otuz gün kaldı. Yani, geri sayım başladı. Biz oy kullanmak için geri sayarken beş yıllık koltuk hesabı yapan siyasetçiler de ileri sayıyor.

Bu yakıcı sayımla birlikte meydanların ateşinin yükseldiğine de şahit oluyoruz ki; liderler, il il dolaşıp, insanların içine nüfuz eden o tok sesleriyle rakiplerine adeta saydırıyor.

Bu saydırma işini en iyi yapan siyasetçi ise hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır. Çoğu zaman kendiyle ters düşse bile yine de hem rakiplerine saydırmayı hem de halk tarafından sayılan biri olmayı başarabiliyor. Kolaylıkla göze çarpan bu sarsıcı yeteneği sayesinde olsa gerek ki; yirmi yılı aşkın süredir hem kendi iktidarının mührünü elinde tutuyor hem de sayesinde yüzlerce kişi koltuklarda oturuyor.

Halktaki bu Erdoğan alışkanlığı yine işe yarar mı bilemiyorum, ama sokağın nabzına bakılacak olursa bu sefer seçim gecesi saatler on ikiyi vurduğunda bütün büyü bozulacak gibi duruyor. Çünkü, ekonomiden vurgun yiyen vatandaş, yerel seçimleri Ak Parti'ye gösterilecek bir sarı kart olarak görüyor.

Vatandaşın, kart göstermek üzere elini cebine doğru götürdüğünü Erdoğan da görüyor olmalı ki; rakiplerine saydırmanın yanında vatandaşa da kaşlarını çatıyor, bir nevi "Biz yoksak hizmet de yok" anlamı çıkartılacak sözler söylemekten geri durmuyor.

Buna en yakın zamanda, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin birinci yıldönümünde Hataylılara hitap ederken şahit olduk. Erdoğan, "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay’a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı...” şeklinde konuşmuş ve bu sözleriyle muhalefetin hedefine oturmuştu.

Açıkçası ben, Erdoğan'ın bu kıvamda kurduğu cümleleri, muhalefetin anladığı/anlattığı şekliyle bir "tehdit" olarak gördüğümü söyleyemem. Bence, Erdoğan, "Bizim adaylarımızı seçerseniz daha iyi hizmet ederler" diyor, demek istiyor. Bu da siyasetin doğasında olan ve olağan bir durumdur.

Fakat bu durum, var olduğuna inanılan bir gerçek midir? Yani, gerçekten Erdoğan'ın dediği gibi belediye iktidar partisinde olmazsa hizmet gelmez mi? Veya belediye iktidar partisinde olursa o şehre daha mı çok hizmet gelir?

Ben, bunun da gerçeği yansıtmadığını düşünüyorum. Şöyle ki; bu önerme doğru olsaydı, Erdoğan, vakti zamanında İstanbul'a başkan seçilemezdi. İBB Başkanı olarak Erdoğan'ı bir efsaneye dönüştürecek hizmetleri yaparken merkezi hükümet başka partilerde değil miydi?

Bu, madalyonun bir yüzü. Şimdi bir de öbür yüzüne bakalım. CHP'li Ekrem İmamoğlu, merkezi yönetimle uyumsuz; buna karşın Ak Partili Alinur Aktaş çok uyumlu öyle değil mi? Şu halde İstanbul'a gitmeyen hizmetlerin Bursa'ya adeta sağanak gibi yağması gerekmiyor muydu?

Peki; öyle mi oldu? Olmadı ne yazık ki. Erdoğan'ın, "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez..." sözlerinin aksine Ulaştırma Bakanlığı, Bursa'nın "canla başla" beklediği metroyu İstanbul'a yaptı ve kurdelesini de bizzat Erdoğan kesti.

Oysa Ak Parti'nin elindeki en büyük şehrin belediye başkanı, beş sene önce seçim vaadinin ilk sırasına "Ulaşım ve trafik" sorununu koymuş; çözüm olarak da Gürsu'dan başlayıp, Değirmenönü, Otosansit, Esenevler, Mesken,  Yeşilyayla, Heykel, Ulu Camii, Kültürpark, Acemler, Demirci ve Çalı'ya uzanacak olan, tamamı yer altında 28,2 KM'lik "Yıldırım-Osmangazi Metro Projesi"ni yapma sözünü vermişti. Hatta bu projeyi "Olmazsa olmaz" olarak Erdoğan'la paylaştığını söylemişti.

Gelin görün ki; ne merkezi yönetimle uyumlu Alinur Aktaş "Olmazsa olmaz" olarak verdiği sözü tutabildi, ne de yerel yönetimle uyumlu merkezi yönetim bu hizmeti Bursa'ya getirebildi. Bırakın, "Yıldırım-Osmangazi Metro Projesi"ni, vaat ettikleri halde hazır metroya iki durak ekleyip, üniversiteden Görükle'ye kadar bile uzatmadılar. Başka verip de yapmadıkları sözleri saymıyorum bile...

SON SÖZ:

Demek ki; neymiş? Erdoğan, "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez..." dese bile, uyumsuz İstanbul'a metro yapılırken, uyumlu Bursa avucunu yalarmış. Biz yine de bir an, Erdoğan'ın, "Merkezi yönetimle yerel yönetimin dayanışma hali..." fikrini doğru kabul edelim. Şu halde, Bursalılar, her türlü iktidar imkanına/desteğine rağmen merkezi yönetimden gerekli desteği almayı becerememiş, "Sorunlar" listesinde birinci sıraya yazdığı "Ulaşım ve trafik" sorununu bile çözememiş Alinur Aktaş'ı neden bir daha seçsin ki? Bu ölümcül gerçek kabak gibi ortadayken hangi akılla, Aktaş yeniden aday gösterildi, onun yorumunu da size bırakıyorum.  

 

----------------

"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."  

Mustafa Gültekin Hakkında

Ağaçhisar'da 1977'de Şubat'ın ayazında anamın kucağında açmışım gözlerimi dünyaya. Babamın sıcak nefesiyle kulağıma okuduğu ezanla duymuşum adımı.

Mustafa

Kendimi, "Asabı bozuk bir yazı gündelikçisi" olarak tanımlıyorum. Gazeteciliğe, ortaokulda, okul gazetesi çıkartarak başladım. İlk basın kartımı "bir eğitim hizmeti" olarak burada aldım ve o gün bugündür kendimi mesleğin öğrencisi olarak görmeye, öğrenmeye devam ediyorum.

Araf'tan yeryüzüne dağıldığımızdan beri, yurt tutmayan düşlerimin peşinde, kaleme duyduğum hürmetle 20 yılı aşkın bir süredir yerel ve ulusal gazetelerde yazılar yazıyorum. Evliyim ve Canevim, Yürek Yongam Neslihan Azra'mın babasıyım.