CHP Genel başkanı Özgür Özel'in tarih vererek, "Erken seçim isteriz" çıkışından beridir anket firmaları fazla mesai yapmaya başladı. Ne ara yapıyorlar bilemiyorum, ama hemen her gün farklı bir şirketin araştırma sonuçları yayımlanıyor.
Açıklanan sonuçlara göre; kimse ipi göğüsleyemese de rekabet (şimdilik) Ak Parti ile CHP arasında gibi gözüküyor. Ne var ki; kararsızlar, her iki parti için de hala endişe verici bir rakip.
Fakat ben, bu puslu tablonun uzun süre sürmeyeceği kanaatindeyim. Nitekim, yakın gelecekte sadece kararsızların değil, kararlı gibi görünenlerin de kafası fena halde karışacak. Çünkü siyaset masasına yeni ve hayli iddialı bir aktör daha oturmak üzere.
Evet, Yavuz Ağıralioğlu'ndan bahsediyorum.
29 Ekim'de parti genel merkezinin kurdelesini keserek ilk işaret fişeğini ateşleyecek Yavuz Ağıralioğlu. Kuşkusuz bu ateşin kıvılcımları Anadolu'ya düşmeye başladıkça Ankara'daki siyaset masasında kartların yeniden dağıtılması kaçınılmaz olacak.
29 Ekim'de partinin adını da açıklar mı bilinmez, ama açıklandığı anda memleketin her köşesine tabelayı asmak üzere inanmışlar ordusu çoktan sefer eylemeye başladı bile.
Yeri gelmişken bir ayrıntının altını çizmek isterim. Yavuz Ağıralioğlu, siyasetin yeni yüzü olabilir, fakat memlekete hizmet noktasında inisiyatif alma iradesini yıllar önce göstermiş ve bu uğurda Şehit Muhsin Yazıcıoğlu ile yol, dava, kader kardeşliği yapmış; inanmış ve inandığı gibi de yaşamaya azmetmiş bir vatan evladıdır.
Kaldı ki; Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bütün makamları, mevkileri elinin tersiyle itip inandığını söylemekten ve yapmaktan geri durmayarak siyaseti bulaşık suyuna çeviren satılık sevinç sahiplerinin ipliğini fena halde pazara çıkarmadı mı?
Çıkardı. Hatta sadece çıkarmakla kalmadı, puslu ve fırtınalı gecede yol gösteren işaret levhası gibi durarak kafası karışıklar için takip edilecek iz oldu. İşte o izler, Türk siyasetinde yeni bir döneme kapı aralamak üzere.
Yavuz Ağıralioğlu'nun, "Liyakatli Şöhretsizler" olarak nitelediği yol arkadaşları, altını çizdiğim o yeni dönemin kapısını aralamak ve hatta ardına kadar açmak üzere birer birer sahaya iniyorlar.
Siz de takip ediyorsunuzdur. Hemen her gün birkaç ile başkan veya koordinatör ataması yapılıyor. Aslına bakarsınız, bugün siyasete soyunmak, sorumluluk üstlenmek her zamankinden daha zor. Fakat Yavuz Ağıralioğlu'ndan yetki alıp sahaya inen başkanlar ve/veya koordinatörler yeni kurulacak bir partinin temsilcileri olsalar bile mayası tutmuş bir hareketin üyeleri olarak daha hızlı yol alıyorlar.
Buna, en yakından, Bursa'dan şahidiz.
Biliyorsunuz, Yavuz Ağıralioğlu, Bursa'ya koordinatör olarak Fikret Aslan'ı atadı. Şimdi, birçok kişi, "Kim bu Fikret Aslan?" diye sorabilir. Haksız da sayılmazlar. Nitekim, Bursa kamuoyunun tanımadığı bir isim Fikret Aslan. Ne var ki; tanıştığınızda, yıllardır tanıyormuşçasına insanda güven hissi bırakan, "Liyakatli bir şöhretsiz" olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Önceki akşam, bir kahve içimlik sohbet ettik kendisiyle.
Bursa'yı koordine etme görevini yeni almış olsa da Yavuz Ağıralioğlu ile yol arkadaşlığı epey eskilere dayanıyor Fikret Aslan'ın. Dolayısıyla, siyasetten uzak değil, ama yıllardır kendisini nadasa çekmiş bir isim. Yani, gelişmelere epeydir dışarıdan, tarafsız, objektif bakma imkanı bulduğu için sorular, sorunlar ve çözümler noktasında dolu/donanımlı bir siyasetçi. Tabii ki; bir de buna ağırbaşlı duruşu ve "İnanmış" halini de eklersek, yakın bir gelecekte sahanın tozunu attırmaması için hiçbir neden göremiyorum.
Elbette bütün bunları tek başına yapmayacak. Halihazırda 40 kişilik bir istişare heyetinin olduğunu söyledi Fikret Aslan. Adı duyulur duyulmaz, kendisine ulaşan kişi sayısının ise bini aştığını ve her geçen gün daha fazla kişiyle irtibat kurduğunu da sözlerine ekledi.
Henüz daha ortada bir parti yokken; bırakın partiyi bir irtibat ofisi bile yokken, özel bir çalışma yapılmamışken gösterilen bu teveccüh, sizce de Yavuz Ağıralioğlu'nun siyaseti ve sahayı titretecek ayak sesleri gibi durmuyor mu?
Yarın ne olur bilinmez, fakat, Gelecek ve Deva'nın ölü doğumu, İYİ Parti'nin ise siyasi intiharıyla boşalan alanda; iddiasını, idealini, duruşunu ve yürüyüşünü hiçbir pazarlığa bulaştırmayan, hiçbir menfaate meze etmeyen Yavuz Ağıralioğlu'nun kararlı yürüyüşü, "Değişim" isteyen kitleler için iyi bir adres, güvenilir bir liman olacağa benzemiyor mu?
SON SÖZ:
Fikret Aslan'a, "Nasıl bir parti kuracaksınız?" diye de sordum. "İdealist, ama marjinal olmayan, öngörüsü olan, ama önyargısı olmayan..." bir yapı olacağının altını çizdi. İşin aslı şu: Hamurları milliyetçilikle yoğrulmuş olsa da milliyetçiliği, "Devletin malını, yetimin hakkı gören bir siyasi ahlak" ekseninde görüp, sağdan sola, vatanla, bayrakla sorunu olmayan herkesi kucaklama idealine sahipler. Biz buna, en kestirmeden, "İktidar olmayı kafalarına koymuş merkez sağ" diyoruz. Fikret Aslan ise, sadece iktidar değil, muktedir olmayı da kafalarına koyduklarının altını çizip, "Kalbiyle dili arasında mesafe olmayan" herkesi kuracakları partiye davet etti. Öyle görünüyor ki; Yavuz Ağıralioğlu'nun sahaya inmesiyle siyaset sahnesi epey hareketlenecek. Bekleyip görelim.
------
"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."