Osaka-Nagoya-Kyoto
JAPONYA
Seul hava limanından yaklaşık 1,5 saatlik uçuşla Japonya’nın güney bölgesindeki önemli şehirlerinden birine iniyoruz. Önemli bir sanayi ve liman kenti Osaka’dayız. Özellikle 2. Dünya Savaşı'nda ağır bombardıman altında kalan şehir bugün tarihi kalesi ve doğal ortamları ile ziyaretçileri etkiliyor. Hemen yanı başındaki doğa harikası Nara bölgesi özellikle parklarında gezen geyikleri ile ün yapmış. Ayrıca dünyaca ünlü meyve vermeyen kiraz çiçekleri Sakura’lar bahar aylarında bu bölgede de yaygın. Nara bölgesinde Japonların ağırlıklı inanç merkezleri olan Şintoizm tapınakları var. Benzerleri Nikko bölgesinde de ziyaret ediliyor. Japonya’da Budizm inancı sınırlı yaşanıyor. Ağırlıklı inanç grubu olan Şintoizm’e göre doğadaki her varlığın bir ruhu var ve kötü ruhların ayrılmaları için yüzlerce, binlerce kapısı olan tapınaklar yapılmış.
JAPONYA TAM BİR ADALAR ÜLKESİ
Nagoya şehrine doğa içerisinde yaptığımız bir otobüs yolculuğu ile geçiyoruz. Japonya tarihinde bir İngiliz etkisi olmadığı halde trafik aynen İngiliz şehirleri gibi sol şeritten ilerliyor. Araç direksiyonları da doğal olarak sağ tarafta. Japonya 4 büyük ada üzerinde ağırlıklı olmak üzere toplam 6857 ada üzerine kurulmuş durumda. Bunların 480 tanesinde yerleşim var. Tam bir adalar ülkesi anlayacağınız. Japonların bu özellikleri ve başarılı devlet gelenekleri nedenleri ile kendilerini ayrı bir kıta olarak da kabul ettikleri anlatılırmış.
Japonya Türkiye’nin yarısı kadar yüzölçümü olan topraklarında 127 milyon gibi devasa bir nüfus besliyor. Topraklarının birçok faaliyet için yetersiz kaldığı ve sadece yüzde 18‘lik bir bölümü tarım için ayırabildiğini gözlemliyoruz. Önemli miktarda pirinç üreticisi olan Japonya’nın ayrıca deniz ürünleri ağırlıklı bir gıda politikası uygulaması da tarımdaki zorlukların sonucu gibi duruyor. Hatta dünyada avlanması yasak olan balinaların dahi bilimsel araştırma adı altında ciddi oranlarda avlandığı ifade ediliyor. Japonya ağırlıklı sebze ve meyve ihtiyacını ithal ediyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR ÖZEL BİR KENT: NAGOYA
Nagoya tüm yönleri ile sürdürülebilir kent özellikleri ile öne çıkan, 2,5 milyon nüfuslu, üst düzey yaşam standartlarını yakalamış bir merkez. Tokyo’ ya yüksek hızlı tren ile 1 saatlik mesafede olması ve Tokyo’ya göre daha ucuz bir kent olması nedenleriyle Tokyo’daki birçok çalışanın Nagoya ’da oturarak günübirlik işe gidip geldikleri ifade ediliyor. Gelişmiş altyapısı, temiz çevresi, Geniş bulvarları, parkları ve tüm dünya markalarının yer aldığı AVM binaları Nagoya’yı çekim merkezi yapmaya yetiyor. Ayrıca otomobil markası olarak bildiğimiz Mitsubishi şirketinin burada uçak fabrikası bulunuyor. Sürdürülebilir ulaşım altyapısında, bisiklet yolları, metro ağı ve yenilenebilir enerji kullanan taşıt trafiği dikkat çekiyor. Kentsel hareketlilik kompakt projeler ile azaltılmaya çalışılmış. Diğer Japon kentleri gibi içme suları Nagoya’da da çeşmeden içiliyor ve havası tertemiz.Kent içinde sanayi unsurları yok. Bu özellikleri Nagoya için yaşanabilirlik simgeleri oluyor.
KYOTO TARİHİ ÖZELLİKLERİ İLE ÖNDE
Nagoya’dan ayrılırken yakınındaki tarihi Kyoto kentine uğramadan geçmiyoruz. Kyoto’nun dünya ölçeğinde tanınırlığı öncelikle, 2. Dünya Savaşı'nda bütün Japon kentleri bombalanırken Kyoto’nun bu saldırılarda vurulmamış olmasıdır. Rivayet odur ki Kyoto’yu bombalamakla görevli Amerikalı pilot daha önce bir süre Kyoto da yaşamıştır ve bombardımanda bu tarihi kente kıyamamıştır. Aynen Avrupa kentlerini bombalayan Hitler in Prag şehrine kıyamaması gibi. Kyoto’nun bir diğer özelliği Japon kültürünün önemli bir parçası olan “Geyşa” kültürüne bu kentin ev sahipliği yapmasıdır.
Son olarak Kyoto’yu tanınır kılan Birleşmiş Milletler'in önemli bir çevre protokolü imza törenine ev sahipliği yapmasıdır. Ünlü "Kyoto Protokolü" 1997 yılında kabul edilmiş olup, Türkiye de 2008 yılında bu protokolü imzalamış bulunuyor. Hedef, kentlerde daha az hava, su ve toprak kirliliği ile sera gazları salınımını dengeleyici tedbirler almak.
Şimdi Başkent Tokyo’ya hareket vakti.
----
"Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve politikhaber.com.tr'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir."