Eski bakanlardan ve Ak Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik'in gündeme damga vuran açıklamaları, politikhaber.com.tr Yazarı Mustafa Gültekin'in "Erdoğan'ın çöpçüleri" başlıklı yazısının yeniden hatırlanmasına neden oldu. Faruk Çelik, seçim sonuçlarını değerlendirdiği paylaşımında, "Bugün alınan neticede sorumluluk adresi olarak 'Yukarısı, yukarısı' diyenler, sorumluluk alın ve gereğini yapın..." dedi.
Faruk Çelik'in, paylaşımında, "Son dönemlerde 'Nasılsa Reis kazanıyor; en iyisi biz zafere kimseyi ortak etmeyelim' anlayışı hakim olmaya başladı. Halbuki biz olumlu her işin sahibi olarak yukarısını gösterir, olumsuzlukları kendimiz üstlenirdik..." ifadelerine yer verdi.
Faruk Çelik'in bu sözleri, gazeteci, politikhaber.com.tr yazarı Mustafa Gültekin'in, "Geliyorum" diyen tehlikeye işaret etmek için 2021'de kaleme aldığı "Erdoğan'ın çöpçüleri" başlıklı yazısın yeniden hatırlanmasına neden oldu.
İŞTE O YAZI
Erdoğan, yeniden çöpçüleriyle sahaya çıkmalı!
Epey uzun sayılacak bir süredir, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı alkışlayan kifayetsiz yığınları gördükçe; Nobel ödüllü yazar Necip Mahfuz'un, "Çok sayıda insan seni alkışlıyorsa, bil ki; alkışların dinmesini bekleyen çok daha fazla insan vardır daima…" sözü çalınır kulağıma.
Daha önce de yazdım. Eğer, o, "çok daha fazla" olan tarafta, dün yağan yağmurda beraber ıslandıklarının sayısı da git gide artıyorsa durup düşünmek gerekmiyor mu; "Biz nerede hata yaptık" diye?
Pek tabii ki; gerekiyor, ama bunu yapacak kadar zaman kaldı mı, bilemiyorum. Zira seçim kapıya dayandı ve Ak Parti/Erdoğan ilk defa kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Bu riskin birçok nedeni vardır muhakkak, fakat bir sıralama yapsak herhalde ilk sırada çıkması muhtemel en belirgin sebep; kendini, kibrin ölümcül cazibesine kaptırmış Ak Partililerin pervasız icraatları, aynı gözden dökülen yaşlar kadar yakın olanları bile Ak Parti'den/Erdoğan'dan soğutmaları olabilir.
Bu, pervasız kibrin as oyuncuları hep ve sadece alkışlıyorlar. Ne, ne için yola çıkıldığı umurlarında ne de ne söylendiği... Erdoğan'ın, oradan oraya taşınan kürsüsünün peşinden koşup, gün boyu alkış pozisyonu alarak yaşamayı adet edinmişler adeta ve ha bire alkışlıyorlar. Ne kadar çok alkışlarlarsa işlerini o kadar iyi yaptıklarını düşünüyor olmalılar.
Bu köşenin ve fakirin takipçileri hatırlayacaktır. Yaklaşık iki yıl önceki, "Erdoğan'ın Çöpçüleri" başlıklı yazımda bu acıklı tabloyu gerçek bir hikayeyle anlatmaya çalışmıştım ki; çöpçülükle şereflenmiş birçok dostun/okurun çok anlamlı/duygulu ifadelerle geri bildirimde bulunduğu bir paylaşımdı o.
Buyurun okuyalım...
Erdoğan'ın çöpçüleri
Uzak umutlarımızın üzerine, Ömrümüzden uzun hikayeler yazmayı düşlediğimiz günlerdi. Şarkılar söyleyecektik çamurda oynayan tertemiz çocukların yüzlerine. Gözyaşı damlalarımızı tespih edip sabır çekecek ve devirmeden devrim yapacaktık.
O zamanlar, 28 Şubat'la vücuda gelmiş zulmün kılıcı o kadar ensemizdeydi ki; hiçbirimizin dik yürüme imkanı yoktu. Fakat umutluyduk yine de. Bir gün, biz gelecektik. İşte o gün, bize zulmedenlere bile adaletle hükmedecektik. En iyisini yapamasak bile en kötüsünden kurtulacak ve kurtaracaktık memleketi. Bir çiçekle bahar olmaz ama her baharın bir çiçekle başlayacağını öğretmişti ulu erenlerimiz bize. Buna sebep, her yere çiçek ekecektik. Ahdimiz buydu...
Bundan mütevellit, Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiği zaman, davaya inanan ve inandığı gibi yaşamaya çalışan Milli Görüşçüler, İstanbul'un sokaklarında çöp topladılar. Erdoğan, haklı bir gururla, "çöp dağlarını biz kaldırdık" derken, o "biz" sadece belediyenin temizlik personelinden ibaret değildi. O "biz"in içinde bizler de vardık. Yani, her baharın bir çiçekle başlayacağına inanan yediden yetmişe Milli Görüşçüler.
27 Mart 1994'teki yerel seçimler Refah Partisi ve adayı Recep Tayyip Erdoğan için elbette ki; gurur verici büyük bir başarıydı. Fakat asıl olan bu tarihten sonra ortaya konulan efsane "Milli Görüş Belediyeciliği"ydi. 1994'de İstanbul'da başlayan efsane, zamanla yurt sathına yayıldı. Sonraki süreçte Fazilet Partisi'nde başlayan "Yenilikçi-Gelenekçi" ayrışmasından Ak Parti doğdu.
İlk günlerde o çöp toplayanlar da Ak Parti'deydi. Bu sefer sadece İstanbul'un değil Türkiye'yi çöpten kurtarmak için kollar sıvandı. Hem bu sefer sadece atık olan çöpler değil, köylerden şehirlere; eğitimden adalete; sağlıktan, ekonomiden tarıma; turizmden üretime kadar her sahada, her türlü çöp toplanacak ve ülkemiz hak ettiği yere kavuşacaktı. Açıkçası bu yolda hayli mesafe de kat edildi. Öyle ki; bu yolculukta Erdoğan'ın çöpçülerinin oluşturduğu sinerjiyle ilk zamanlar Ak Partili olmayanlar bile sandıkta gizliden Ak Parti'ye oy verir oldular.
Gelin görün ki; saatler gece yarısı 12'yi vurdu ve büyü bozuldu. Artık, Ak Parti'nin o eski halinden eser yok şimdi. En başta çöp toplayanları yok. Erdoğan konuşuyor, herkes alkışlıyor. O kadar çok alkışlıyorlar ki; alkıştan çöp toplamaya zamanları kalmıyor. Hoş, çöp toplamaya niyeti olan da yok zaten. Çepeçevre sarılmış ve her dakika alkışlanan Erdoğan, kulakları sağır eden alkış sesinden suskun itirazları da işitemiyor artık.
Bu tıpkı şuna benziyor, bir zamanlar insanları gülmekten kırıp geçiren Cem Yılmaz, bu kadar ünlü değilken halkın içinde gezebiliyor, otobüse, minibüse, dolmuşa binebiliyor ve halkın doğal halini gözlemleyebildiği için iyi espriler üretebiliyordu.
Şimdi artık çok ünlü, bırakın halkın içinde özgürce dolaşmayı, kendi mahallesinde bile etten duvar bir koruma kalkanıyla ancak gezebiliyor. Haliyle espri üretmek adına yeni/doğal şeyler göremiyor. Görmeyince de üretemiyor.
Aynı, Cem Yılmaz gibi, Recep Tayyip Erdoğan da artık içinden çıktığı mahallede özgürce gezemiyor. Hadi, kendisi gezemiyor diyelim, O konuşurken etrafında çöp toplayanlar; yani, sözlerinin gereğini yapanlar da yok artık. Erdoğan konuşuyor, etrafı alkışlıyor... Vaatler havada çöpler yerlerde kalıyor. Ve vatandaş, Ak Parti'deki bu hiç alışık olmadığı hal karşısında şaşkın ve şikayetçi. Dün Ak Partili olmayanlar sandık başında gizliden Ak Parti'ye oy verir olmuşlardı ya hani; bugün ise Ak Partili olanlar sandık başında gizliden başka partilere oy verecek hale geldiler.
SON SÖZ:
Bugün, Ak Parti'nin çöpçülerinin helal mirası üzerinde kibirli kabile reisi gibi oturan, şark kurnazı kasaba siyasetçisi akıldaneler; o çöpçüleri, çöpten ekmek ararken görseler keyiften kafaları göğe erecek haldeler ve hadsizler.Nitekim, Kürşat Ayvatoğlu tek değil. O kepazeliğin, müptezelliğin, züppeliğin, çürümüşlüğün farklı ve azgın benzerlerini Bursa dahil birçok yerde görmek mümkün. Elbette ki; bu acıklı durum hayra alamet değil. Fakat, başlarkenki uzak umutlarımız çok daha uzaklaşmış olsa da henüz her şey bitmiş de değil. Düzeltmek ve yeniden başlamak için zaman ve imkan hala var.
NOT: Bu yazımı, 1 Nisan 2021'de kaleme aldığım, "Erdoğan'ın çöpçüleri" başlıklı yazımın girizgahına, 21 Mart 2023'de kaleme aldığım "Erdoğan, yeniden çöpçüleriyle sahaya çıkmalı!" başlıklı yazımın girizgahı eklenerek yayımlıyorum.
HABERE YORUM EKLE